Uzun soğuk kış gecelerinde, sıcacık yatağımıza usulca sokulup uyumaya meyilli olduk, güneşi bulutların arasından bir cee yaptığı anlarda görüp azıcıkta olsa serotonin salgıladık, eğlenceli etkinlikler yerine ev kuşu olduk. İçimize döndük, en çok kendimizi gördük, ama kış uykusu- uyuşukluğu bitti. Biten her şeyi terk ederken yaşadığımız o yas süreci bahara geçerken de bizi uyum sağlama da zorlantıyla karşılayabilir. Bu uyum sürecine bir direnç olarak mevsimsel depresyon gelişebilir ve sıklıkla da bahar aylarında ‘’bahar depresyonu’’ olarak seyreder.
Kışın yetersiz güneş ışığına maruz kalmak, beyinde bazı kimyasal maddelerin, özellikle de mutluluk hormonu serotoninin dağılımını bozar, hormonların düzeylerini değiştirir, libidoyu düşürür. Uyku-uyanıklık düzeylerinde ve vücut ısısında düzensizlikler yapar. Baharla birlikte beden de zihin de doğaya uyum sağlama çabası içine girer. Kimi zaman bu çaba beden de tipik depresyon belirtileri olan süregelen yorgunluk, uykuya dalmada güçlük, yorgun uyanma-uyanamama, enerjisizlik, iştahta bozulma, günlük rutini yerine getirememe, libido da düşme ve çeşitli psikosomatik hastalıklara yol açar. Ruhsal olarak çökkünlük, umutsuzluk, sinirlilik,kolayca ağlama, kaygı ve korkular, isteksizlik ve konsantrasyon kaybı gibi sonuçlar ortaya çıkar.
İlkbahar çoşkulu bir uyanışı simgeler aslında, etraf yeşillenir, çiçek kokuları havaya karışır, güneş yüzünü açar, hayata katılmak için arzu ve istek uyanır. Ancak kıştan kalan tükenmişlik sendromu varsa ve bu çoşkuya katılma arzusuna rağmen zaman, ekonomik sıkıntılar ve kişisel problemler engel teşkil ediyorsa depresyon belirtileri yine baş gösterir.
Bahar, temizliği, arınmayı, yeniden yapılandırmayı temsil eder; yeni heyecanlar, yeni girişimler, yeni aşkları… Enerji de birdenbire artma, yerinde duramama, konsantrasyon güçlüğü gibi uyumu güçleştiren belirtilerde ortaya çıkabilmekte, bunlar engellendiğinde sonuç yine bahar depresyonu olmaktadır.
Bahar depresyonu eskiden bu isimle anılmıştır, daha sonra yapılan çalışmalarda bu durumun sadece bahar mevsimine özel olmadığı bazı insanlarda depresyonun mevsimsel olduğu anlaşılmış ve psikiyatri literatürüne mevsimsel depresyon adı altında girmiştir. Bahar aylarında depresyon, panik atak, yaygın kaygı-anksiyete- bozukluğu gibi rahatsızlıklarda artışlar, hem var olan belirtilerde artışlar, hem de nüksetmeler görülebilir. Bu gibi durumlar bahar yorgunluğu ile karıştırılmamalıdır. Kısa süreli psikoterapiler ve ilaç tedavisi mevsimsel depresyon konusunda etkili olmaktadır.
En az iki hafta boyunca aşağıdaki yakınmalardan beşinin olması depresyonu işaret etmektedir:
● Kendini sürekli üzgün ve boş hissetme
● Umutsuzluk, çökkünlük, suçluluk ya da değersizlik duyguları.
● Halsizlik,enerji kaybı ya da günlük işlere karşı ilgide azalma, performansta düşüş
● Cinsel istekte azalma.
● İştah ve uyku düzeninde bozulma
●Aşırı hareketlilik veya uyuşukluk
● Sinirlilik,kolayca ağlama, kaygı ve korkular
● Konsantrasyonda azalma, unutkanlık ve karar vermekte güçlük
● İntihar düşünceleri, intihar planı ya da girişimi
● Uzun süreli, tedaviye yanıt vermeyen bedensel şikayetler ve ağrılar
Kendimizi bahara hazırlarken yeni etkinlikler planlamak, farklı gruplara girmek ve sosyal ağlarımızı genişletmek, uyku düzenimizi yeniden yapılandırıp daha erken güne başlamak mümkün olduğunca gün ışığından istifade etmek, açık havada yürümek ve doğayla bütünleşmek, iştahımızı dengelemek için yeme alışkanlıklarımızı düzenlemek, baharın çoşkusunu enerjimize katmak ve kıştan kalan yılgınlıkları, tükenmişlikleri geride bırakmak, arınmak ve tazelenmek için yeni bir fırsat yaratmak baharı depresyonsuz geçirmemizi sağlayacaktır.
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!