Bebek Yapmak gayet narsistik bir adlandırma, işte tam da bu yüzden biz yapıyoruz sanıyoruz. Üstüne planlar kuruyoruz, bu sene istemiyoruz, seneye düşünüyoruz diyoruz. Daha evliliğimiz oturmadı sonra yaparız diyoruz. Yapmadan mutlaka folik asite başlamak lazım deyip üç sene içebiliyoruz.
Bu Dünyaya ÇOCUK Getirilir mi?
Bir de bu soru var, hamile olduğumuz günden beri, çocuğu olmayan herkesin yineleyip durduğu… Başka bir dünyaya getirirdim ama bildiğim bir tek bu var. ‘’getirmek’’ o kadar da etken değiliz, gelmek isterse geliyor. Hepimiz kendi küçük dünyamızdan başlarsak düzenlemeye ancak bu dünyayı şekle şemale sokabiliriz. Bebek istemek için plan yapmak gerekli elbette, hesapsız kitapsız bir iş değil; ancak tüm dünyayı kaideye sokmak beklentisi bu dünyaya getirmek istemedim, öğrenilmiş çaresizliğine dönüşüyor.
Onu En İyi Şartlarda Büyütebilecek misiniz?
En iyi şartlar, kime göre , neye göre iyi afaki. ‘’Yeterince iyi’’ kavramıyla büyütülen bebekler her yönden çok daha doyumlu hissetmekte. Önemli olan sizin onun adına belirlediğiniz ihtiyaçlar değil, gerçekten onu tanıyıp, özgün bir birey olduğunu görüp ona ait ihtiyaçları fark edip ona göre verebilecekleriniz. Yani hepsi ‘’ÖZNEL’’, yani ‘’BEBEK’’ biliyor; gelsin ki talep etsin. Etsin ki verebileceklerinizle ihtiyaçları uyuşmasın. Ne çok az ne çok fazla.
Belki De Çocuk Yapmamalıyım, Hem Herkes Yapmak Zorunda mı?
Bir dönemin furyası Y kuşağının geç evlenip, geç çocuk sahibi olmasının belki de hiç çocuk sahibi olmamasının nedeni,’’ entellektüalizasyon’’ mekanizmasının yanlış kullanımı. Entel insan okur, iş sahibi olur, daima okur, hep işi gücü vardır, çocuktan daha önemli felsefeler vardır büyütmesi gereken… Bu fikirle çocuk yapmamaya veya çok az çocuk yapmaya başlayan entel kesim, bugün gelinen noktada ülkemizin silüetini belirleyen çok çocuklu,görece düşük eğitimli kesimin seçimlerini yaşamaktadır. Z Kuşağı içten içe durumun farkına varmış ve bir nostalji yaparak daha erken evlenip çocuk sahibi olmaktadır.
Çok Meşgulum Şu An, Terfi Etmek Üzereyim, Hayatımı Durduramam!
Bebek olunca hiç birşey eskisi gibi olmayacak derlerdi, korkardım. Doğru demişler ama negatif anlam yüklemişler. Anne olunca objektif göremiyorsun diyebilirsiniz, tersine anne olunca doğayla, dünyayla, evrenle, karşındakiyle empatin sonsuz oluyor, bütünleşiyorsun; çünkü annesin bir olmayı öğrenmişsin bir kere. Bebek hayatı durdurmuyor, hayata eşlik ediyor, her zaman daha fazla gülümsemeni, her şeye en çok da ona daha kocaman sarılmanı sağlıyor. Daha hızlı terfi etmeni, kadın olduğunu daha fazla anımsamanı, meşguliyetlerini daha iyi planlamanı sağlıyor. Çok daha pratik, çözümcül ve esnek oluveriyorsun.
Bedenim Değişecek, Belki de Göğüslerim Sarkacak, Karnım Çatlayacak!
Beden elbette değişiyor, içinde bir varlık büyüyor, bunu gün gün hissetmek inanılmaz. Değişim ve dönüşüm, hormonların dansı, endorfinin verdiği keyif kafası yaşanmaya değer. Çatlak, sarkma kişiden kişiye değişir, şimdiden bunları düşünmek yerine deneyimle bedenin sana neyi yaşatacak görmek lazım. Bebeğin büyürken bedenin de hatıra bırakabilir de. Zihninde tasarlarsan kendini gerçekleştiren kehanet gibi oluverir. Sadece onu hisset ve birlikte olduğunuz her anı deneyimle. Hımm doğumdan hemen sonra karnın jöle gibi yumuşacık oluyor o konuda yalan söyleyemem, ama nefes ve egzersiz çalışmalarıyla 2-3 ayda toparlanmaya başlıyor.
Şu an Hazır Değilim!
Hiçbir zamanda hazır olmayacaksın. Çünkü bu biricik bir deneyim. Destek isteyebilirsin, eşinden, dostundan; doğuma hazırlık eğitimi alabilirsin, doğum psikologuyla çalışabilirsin ya da bir ebe/doula ile bütün bunlar eksik olduğu düşündüğün noktalarda seni tamamlar. Her şeyin kusursuz olduğu mükemmel bir an yoktur. Mükemmel anne/baba da yoktur, olmaya çalışanlar vardır; kendine de bebeğine de fayda sağlamaz.
Hayatta Yaşanması Gereken En Güzel His!
Yine Söylüyorum, Bebek Yapılmaz Gelir.
Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!